Aristonikos MÖ.133-129 yılları arasında sürecek olan Anadolu’nun ilk köle ayaklanmasına önderlik etmesiyle tanınmaktadır. Bu ayaklanmanın ‘Anadolu’daki ilk’ olarak tanımlanmasının sebebi aynı dönemlerde Aristonikos gibi yine Roma’ya karşı oluşan bir başka köle ayaklanması da Sicilya’da mevcuttu. Peki kim bu Aristonikos? O dönemde Anadolu’nun batısı Pergamon krallığının hakimiyeti altındaydı. Pergamon’un son kralı III. Attalos’un babasının, yani II. Eumenes, Efesli şarkıcı bir kadından olma gayri meşru çocuğudur.
Kral III. Attalos’un ardında taht için bir vasi bırakmadan vefatı sonrasında kimilerine göre doğruluğu şaibeli bir vasiyet ortaya çıkar. Bu vasiyete göre Attalos krallığı Romalılara bırakmaktadır. Bu vasiyet Roma ve aristokratlar tarafından onaylansa dahi Aristonikos duyar duymaz bu vasiyeti tanımadığını çok net bir şekilde belirterek kendisini tahtın yeni sahibi III. Eumenes olarak duyurur. Bu noktadan sonra ise ‘Güneş Ülkesi (Helipolitai)’ uğruna yapılacak olan ayaklanmanın fitilleri yakılmış oldu.
Aristonikos karşı koyabilmek için tabii ki bir orduya ihtiyacı vardı ve o bu orduyu yaşam koşullarından, yeterince insan görülmemekten yorgun; kalabalık işçi ve kölelerden kurdu. Bunca yorgun ve hak sahibi olmayan alt sınıf adam, kral olmaya çalışan bu adamı vadettiği ‘Güneş Ülkesi’ uğruna destekledi. Yeni kurulacak olan bu düzen, herkesin eşit haklara ve olanaklara sahip olduğu sınıfsız adil bir sistem ortaya koyuyordu. Bu yeni düzende artık kölelik olmayacaktı, özgürlük herkesin sahip olduğu bir şey olacaktı, tıpkı güneşin fakir, zengin, işçi, köle ayırt etmeden her sabah herkesin üzerine yeniden doğduğu gibi adalet de herkesin üstüne yeniden eşit bir şekilde doğacaktı.
İzmir ve Foça arasında kalan Leukai kenti de bu ayaklanmayı desteklediğini duyurdu. Bu noktada Aristonikos ayaklanmanın merkez üssü olarak bu kenti benimsedi. Topladığı ordu ile güneye doğru gayet iyi bir başlangıçla ilerlemeye başladı. Samos adası ve Foça’yı da kontrolü altına aldıktan sonra artık bir donanmaya sahip olmanın da yardımıyla daha da çok kenti kontrolü altına aldı. Bu motive edici ilerleyiş, Roma yanlısı aristokratların yönetiminde olduğu Efes ve İzmir gibi şehirlerde devam edemedi ve buralarda büyük yenilgilerle karşılaştı. Aldığı yenilgilerden sonra İç Anadolu’ya gerilemek zorunda kalan Aristonikos oradaki düzenden memnun olmayan işçi ve köleleri de ordusuna kattı.
Aristonikos aynı zamanda eşit haklar için çabalayan tek kişi değildi. Roma’da da senato devlet arazilerinin halka dağıtımıyla ilgili reformlar planlamaktaydı. Bu reformun başında halk sınıfının temsilcisi Tiberius Gracchus vardı. Reformları halka sunduğu bir konuşmasında üzerine atlayan senato taraftarlarınca sopalarla dövülerek öldürülür. Bu olayla birlikte planı açıklanan reform çalışmaları da son bulur. Tiberius’un akıl hocalığını yapan Blossious, yaşananlardan sonra Anadolu'ya gelir. Aristonikos un akıl hocalığını yapmaya başlar ve o da bu ayaklanmanın bir parçası olur. Ayrıca, ‘Güneş Ülkesi’ ideası için de birçok katkıda bulunmuştur.
Geri çekildiği zamanlarda Aristonikos, ordusuna yeni üyeler kattı ve artık bir akıl hocası da vardı. Ancak bu durgunluk o kadar da uzun sürmedi. Roma’da döneminin en güçlü devlet adamı olan Crassus ayaklanmanın merkez üssü olan Leukai şehrini kuşatmak için bir ordu topladı. Ancak işler çok da umduğu gibi gitmedi. Kendi saldırısında Aristonikos ve ordusu tarafından alt edildi ve esir alındı. Kendisi için beklenmedik olan bu yenilgiyi pek kaldıramadı ve kendisi esir alan askerin gözünü çıkardı. O an acısına dayanamayan asker orada Crassus'u öldürdü. Atistonikos’a ise kendisi yerine Crassus'un kafasını götürdü. Bu olaylardan yıllar sonra olacak olan Spartaküs’ün köle ayaklanmasında, kölelerin direnişine tüm orduyu yerle bir ederek son verecek olan komutan Crassus aynı zamanda Aristonikos’a karşı yenilen din adamı Crassus’un torununun çocuğudur.
Kazandıkları bu zaferi Muğla civarlarında kutlarken, Romalı Marcus Permana beklenmedik bir saldırıda bulunur. Ordu, Permana’ya karşı yenik düşer. Aristonikos’un sonu kesin olarak bilinmese de kimilerine göre Roma’ya götürülüp boğduruldu, kimilerine göre ise de intihar etmiştir. Karşılaştığı bu ikinci senaryodan sonra ise Blossius da intihar eder. Anadolu’da oluşan ilk köle ayaklanmasını bastırması Romanın Anadolu toprakları üzerindeki hakimiyetini arttırdı ve krallığına yeni topraklar kazandırmasını sağladı.
Aristonikos bu ayaklanma ile başarısız olsa da durgun ve kabullenilmiş kölelik tarihine bir hareket kattı, alt sınıfın sesini çıkarmasına yardımcı oldu. Bu başarısız ayaklanmanın fertleri ideaları olan ‘Güneş Ülkesi’ ne hiç kavuşamadılar ancak kendilerinden sonraki dönemlere yol gösterdiler, başlarına gelen her koşula her daim boyun eğmek zorunda olmadıklarını gösterdiler. Ancak kimilerine göre ise Aristonikos, sadece taht uğruna vaat ettiği ‘Güneş Ülkesini’, kazandığı takdirde sisteme geçirmeyecek olan bir liderdi. Onlara göre Aristonikos, köle ve işçileri kendi çıkarları uğruna kullanmıştı.
Opmerkingen