Kapitalizm, başlangıçta iktisadi bir model olarak sunulmuş veya algılatılmış olsa da mevcut düzenin ve -olumlu olumsuz, çoğunlukla olumsuz- ilerleyişin temeli ve yöneticisidir.
İnsanoğlunun kendini geliştirmesi, analiz yeteneği edinmesi ve bunu doğru yönlendirmesiyle sistemler oluşur.
Kapitalizmin şu anki konumu da bu açıdan bu “iktisadi model”in tasarımcılarına şaşırtıcı gelmemektedir. Çünkü zaten oluşum nedeni toplumu, toplumları, küresel boyutta yönetecek bir sisteme ihtiyaç duyulmuş olmasıdır. Yine de belki beklenenden daha fazla etkisine kapılınan bu akım, toplumların tüm hayati organlarını; başta bankalar olmak üzere tüm ticari ve ekonomik modelleri, okul ve eğitim verilen tüm eğitim merkezlerini, bilim ve sanatı, tarih ve coğrafyayı, geçmiş ve geleceği kozasına alarak insanlığın geçireceği dönüşümü başka bir boyuta sokmuş ve doğma zamanı geldiğinde kozadan hastalıklarla dolu bir dünya çıkarmıştır.
Yeni toplumda yeni değerler vardır. Yapılan her iş verimine göre, kurulan her ilişki çıkarına göre, yaşayan her insan başarısına göre ve çıkılan her yol sonucuna göre değerlendirilmeye başlanmıştır. Yeni düzenin temeli bu “ölçme-karşılaştırma”ya dayanır. Her varlığın bir gelişmişlik düzeyi ve potansiyeli vardır. Neredeyse tüm çocuklara aşılanan rekabet etme gücü, becerisidir. İlk olarak ailesinde olmak üzere okulda, oyunda maruz kalınan karşılaştırmalar ve özellikle akademik başarıyla ölçülen gelişmiş olma hali, daha çekirdekten özgüveni eksik birey olmaya çalışan insanlar yetişmesine sebep olmuştur. Dolayısıyla dışa karşı güvensiz, manipülasyona açık, birçok psikolojik rahatsızlığa sahip veya sahip olacak bir gençliktir elimizdeki. Yapılan bu teknik analiz, ölçme karşılaştırma, geçmişi belli bir oranda değiştirse de şimdiyi ilmek ilmek işleyerek geleceği paramparça etmektedir. Bunu yaparken de çok basit ama kolay bir oluşum onun kilit noktasıdır: antropoloji.
Antropoloji; sosyal bilimlerin, insanın, tarihin, geçmiş ve geleceğin, düşünce ve uygulamanın, ekonomi ve politikanın, toplumla ilgili her alanın kapsayıcısıdır. Evrensel boyutta geçerli olan, hayatın her yerine nüfuz eden bu alan; kapitalizmin ilk etapta hedeflediği “özel mülkiyet” anlayışını gerçekleştirmesi için en uygun bilim dalıydı. Yeniden yapılandırılmak istenen piyasaya, her şeyin bir dönem sonra bu takıyı alması için sermayeye, kontrol edilmek istenen endüstriye, “aykırı” fikirlerin oluşumunu önlemek için eğitime, bizi ve özel hayatlarımızı “olması gereken” yola sokmak için aileye kendini enjekte etti.
Günümüzdeki bilim, gelişiminin etkisiyle var ettiği maddi varlığını ve dolayısıyla ilerleme gücünü kaybetmiş, doğasının aksine kendini tekrar eden ve durağanlığı kabul eden bir yapı haline getirilmiştir. Beşeri disiplinler bu kapitalist düzenin oluşturduğu, oluşumuna ihtiyaç duyduğu, metaların üretiminde bir araç rolü oynamaktadır. Hem metalaştırmada hem metaları yaymada, hem uygulamada hem uygulatmada bu yönüyle özellikle edebiyat, tarih ve antropoloji; manipülasyon için kullanılan temel silahlardır.
Coğrafi-sermaye, kültürel-sermaye, sosyal-sermaye ve artık insan yaşamını sermaye haline getiren, her şeyin tüketimden oluştuğu, tüketimin de kolayının üretildiği, dünya çapında hakim bir “pazar” kuruldu. Toplumsal ilişkilerin yok sayıldığı, her koyunun kendi bacağından asıldığı evrilerek bugüne gelmiş yeni dünya düzeninde popüler ögeler var oldu. Popüler bilim, sanat, kültür, eğitim, müzik, yemek, insan…
Liberalizmin, daha doğrusu neo-liberalizmin yarattığı en önemli ve en tehlikeli şey belki de pop-starlar. Yaşadıkları toplumun, hatta küresel boyutta toplumların, bahsedilen tüm bu ölçekleri ve araçları kullanarak, ölçme karşılaştırmalar yaparak, yazarak ve konuşarak, antropolojiyi özümseyip tarihi doğru analiz ederek, geçmişi amaçları doğrultusunda iyi okuyup hareket ederek tasarlanan, pişirilen, bize sunulan bir yemek. İnsanlara düşman edindirmekten yola çıkarak, insana yalnız olduğunu hatırlatarak ve onları gafil avlayarak düzene sokma çabası.
Güçlüleri güçlendirme ve zayıfları güçsüzleştirme hareketi.
Comments