top of page

Kentlerin Ruhu: Meydanlar

Kentsel yaşamda bireyler tarafından en yaygın kullanılan alanlardan biri kent meydanlarıdır.


Kent planlamasında vazgeçilmez bir yeri olan meydan olgusu, antik dönemlerden bu yana önemini korumaktadır.


Farklı boyutlarda, biçimlerde kent planlarında yer alan meydanlar kentsel yaşamın önemli tanıkları olmuşlardır.


Meydanlarda kentin tarihi ve sosyal dokusunu okumak olanaklıdır.


Tarihsel süreç içerisinde kent meydanları agora, forum, campo, piazza gibi değişik isimlerle anılmıştır.


İngilizce Square, Arapça’da Midan, Maydan, Farsça’da Miyan, Almanca Platz, İtalyanca Piazza, Yunanca Agora ve Latince Forum sözcükleriyle tanımlanan meydanlar kentsel kimliğin oluşmasında önemli rol oynayan imgelerdir.


Meydanlar kentsel açık alanlardır birçok ülkede meydanlar ülkenin simgesi olmuşlardır.


Paris’de Place de la Concorde, Rusya’da Kızıl Meydan, İngiltere’de Trafalgar Meydanı, Mısır’da Tahrir Meydanı, Arjantin’de Plaza de Mayo ve İstanbul’da Taksim Meydanı gibi meydanlar önemli toplumsal hareketlerin mekânı olma ününe sahiptir.


Bu nedenle birçok ülkede meydanlar simge haline gelmiştir.


Tarihin farklı dönemlerinde çeşitli amaçlar için kullanılan meydanların en etkin kullanımı Antik Yunan ve Roma İmparatorluğu dönemlerinde olmuştur.


Ortaçağ, Sanayi Devrimi, kapitalizm, modernizm ve küreselleşme dönemlerinde kent meydanlarının işlevlerinde ve fiziksel olarak yapılarında değişimler yaşanmıştır.


Kent mekânları, halkın rahatlıkla ulaşabildiği yapılaşmış ya da doğal olan her türlü çevreyi içermektedir.


Caddeler, meydanlar, yollar, halkın kısıtlanmadan girebildiği yerler kentsel mekân olarak tanımlanmaktadır.


Bir kentin demokrasi açısından en önemli mekânı ise kamusal alanlardır.


Kamusal alan meydanlara, sokaklara, parklara ve bunları çevreleyen binalara kadar uzanmakta ve kentlerin önemli parçalarını oluşturmaktadır.


Bu sebeple kamusal alanın özellikle de meydanların ve sokakların kalitesi bir kentin kimliğini oluşturmada önemli role sahiptir.


Sözlük anlamı olarak meydan halkın toplandığı, çoğu binalarla çevrili, açık ve geniş yerdir.

En geniş anlamı ile meydan, boşluk demektir.


Meydanlar, farklı fiziksel özelliklere sahip olabilmektedir.


Bazen tek bir dini yapı çevresinde gelişebilen meydanlarda bir su öğesi, ağaç ya da ağaç grupları bulunabilir.


Tarih boyunca içerisinde bulunulan dönemin siyasal, toplumsal, mekânsal ve sanatsal anlayışına göre meydanlar çeşitli özellikler kazanmıştır.


Meydanların en işlevsel kullanımı ise Yunan ve Roma kentlerinde karşımıza çıkmaktadır.


Yunanlılar ve Romalılar kent meydanlarını toplanıp birlikte tartışacakları mekânlar olarak kullanmışlardır.


Bu sebeple meydanlarda yüksek konumlu bir yetkilinin ya da halk sözcüsünün konuşmasını yapabileceği bir kürsü bulunur çoğunlukla.


Avrupa’da meydanların tarihi, Antik Yunan kentlerinden başlamaktadır.


Meydanlarda insan katılımının çok olduğu ve etkinliklerin de bu ölçüde arttığı görülmektedir.


Yunan kentlerinde doğal şartların, stratejik ve ekonomik koşulların etkisi ile yerlerinin belirlendiği, kentsel açık alan olarak nitelendirilen akropol ve agoralar bulunmaktadır.


Akropol, Antik dönemde erişilmesi güç yüksekliklerde, kolaylıkla savunulabilen ve kralların oturduğu yer olarak kullanılmıştır.


Halk ise akropolün etrafına yerleşmiştir.


Antik Yunan kentlerinde dini ve askeri alan olarak kent sakinlerinin toplandıkları yerler olan akropoller, ticaretin gelişmesiyle konumunu agoraya devretmiştir.


Agora, Yunan kentlerinde tüm fonksiyonların bir araya geldiği merkezlerdir.


Yunan kent devletlerinde toplumun ortak çıkarlarına dair konuları tartışmak ve yeni konsey üyelerini belirlemek üzere konsey toplantıları agorada yapılmaktaydı.


Agora vasıtasıyla bireysel talepler kamu sorunlarına, kamu sorunları da bireysel haklar ve ödevlere dönüştürülmüştür.


Dünyada yaşanılan sosyal, siyasal ve ekonomik dönüşümler, kentsel mekânların yeni işlevlerini ortaya çıkarmaktadır.


Örneğin Ortaçağ Avrupası’nda otoriteye meydan okuyan insanlar meydanlarda cezalandırılmışlardır.


Meydanlar direnişlerin de sembolü olmuşlardır.


Plaza de Mayo, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’in ünlü meydanı…


Plaza de Mayo, askeri cuntanın yok ettiği 30.000 kayıp evladını arayan annelerin direnişleriyle tanınmaktadır.


Kaybolan çocuklarının bezlerini sembolize etmek için taktıkları beyaz eşarp annelerin direnişinin sembolü olmuştur.


Cumartesi anneleri, İstanbul’da Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından bu yana gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden çocuklarını aramak, anmak ve suçlulardan hesap sormak için toplanmaktadır.


Ankara’da Ulus Meydanı, İstanbul’da Taksim Meydanı, İzmir’de Konak Meydanı daha başka meydanları da olmakla beraber üç büyük kentin en önemli meydanlarıdır.


Sosyalleşme alanı olarak Osmanlı şehirlerinde meydanların yerini cami avluları, kışla avluları, külliye avluları almıştır.


Pazar yeri, çarşı önü, çeşme başı gibi alanlar sosyalleşme işlevini yerine getirmektedir.


Özellikle çeşme başı sohbetleri köy insanı ve gençleri için kültürel bir zenginliktir.


Avrupa kentlerinde meydanlarda genellikle abidevi anıtlar, siyasi simgeler bulunmasına karşın Osmanlı şehirlerinde genel olarak çeşme kültürü yaygındır.


Cumhuriyet dönemi ile beraber kent meydanlarına simgesel anıtlar yapılmaya başlanmıştır.


Günümüz kapitalist kentlerinde kamusal alanlar yerini bireysel ihtiyaçları ön plana alan mekanlara devretmiştir.


Meydanlar bunun sonucu olarak kentler için taşıdıkları ana mekan olma rolünden uzaklaşmışlardır.


Günümüzde insanların bir araya geldiği, ihtiyaçlarını karşıladığı mekanların başında AVM’ler gelmektedir.


Tüketime odaklı mekanlar olmaları dolayısıyla sadece insanların fiziksel olarak bir arada olmalarını sağlamakta, ortak bir ruh, düşünce ,eylem tahayyülü sunmamaktadır.


Ayrıca ekonomik beklentilerle, iyi planlamalar yapılmadan aceleyle yapılan AVM’lerin çoğu işlevsiz hele gelmekte, beklentileri karşılamamakta ve gelecek için çevre kirliliği oluşturmaktadır.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page