Doğu - Batı ayrışması 19 yy. da Batı Medeniyeti Doğu Medeniyeti’ne karşı açık bir üstünlük gösterirken tanımlandı.
Oysa ilk ticari kapitalizm her iki bölgede aynı zamanlarda ortaya çıkmıştı.
Yunan ve Çin Medeniyetleri’nin her ikisi de çok tanrılıydılar.
Bilim ve Sanat her iki toplumda da çok güçlüydü.
Bu durum o toplumların seküler gelişmelerine de kaynaklık etti.
Batı Paradigması oluşturulurken bu eşdeğerlik göz ardı edildi.
Tek taraflı ve Batı merkezli bir tarih anlatısı ortaya kondu.
Oysa tıpkı Batı gibi Doğu’nun da gelişim ve sıçrama dönemleri vardı.
Örneğin Hristiyan İkono kırıcılığının kökeni Sami Halkları’ndan geliyordu.
Manzara resmi Çin’de son derece yaygındı ve Batı’ya çok sonra geldi.
10 yy. da Bağdat, Halep, Şiraz ve Kahire’deki kütüphaneler aynı zamanda bir kültür merkezi işlevi görüyorlardı.
10 yy. Cordoba’daki kütüphanede 500.000 kitap vardı.
Bu sırada Batı’nın en önemli kütüphanesi olan İsviçre’deki Aziz Gall Manastırı’nda yalnızca 800 kitap bulunuyordu.
Batı’da ilk kağıt üretimi 1238’de yine Endülüs Müslümanlarınca gerçekleştirildi.
Onlara da bu teknik Çin ve Arap Medeniyetleri üzerinden gelmişti.
Örneğin İngiltere’de ilk kağıt 1685 yılında üretilebildi.
8 yy. da Çin’de ortaya çıkan ağaç baskı tekniği Batı’da ancak 14 yy. da kullanılabildi.
Sözünü etiğimiz sanatsal ve kültürel gelişmeler olmasa Batı’da bir rönesanstan bahsedilemezdi.
Gelgelelim Batı kendisine ulaşmış bu altyapıyı yok saydı.
Rönesansın en önemli ailelerinden Floransalı Medicilerin bayrağında “ Devran döner, gelir yeniden “ yazıyordu.
Bu söz unutmamayı, akılda tutmayı salık veriyordu ancak onlar kendilerine aktarılan bu mirası çabuk unuttular.
Öte yandan toplumsal ve ticari hayat içinde pek çok gelişmenin kaynağı da Doğu idi.
Örneğin sayma sistemleri önce Hindistan’da gelişmişti.
Ardından İslam Dünyası’na ve oradan Batı’ya geçti.
12. yy.da Batılı Tüccarlar Arap Dünyası’nı gezip ilgili kaynaklardan yararlanarak bir kitap yazmış olan Fibonacci sayesinde kar – zarar hesaplarını kolayca yapabildiler.
950 li yıllarda yine Cordoba’da tıp, matematik, tarih ve şiir akademileri vardı.
750 yılında Abbasi şairlerince kullanılan aşk temali şiirler 12 yy. da batı aşk şiirlerinin yaratıcıları olan Trubadurlara ilham kaynağı oldular.
Tıp konusunda ileri teknikler Bergamalı Galenaos’tan Müslüman Hekimlere oradan Batı’ya geçti.
Kızamık aşısı El - Razi tarafından 990 lı yıllarda bulunmuştu ve Batı’ya ancak 18 yy. da Türkiye üzerinden ulaşılabildi.
Çin’de 700 lü yıllarda bir devlet üniversitesi vardı ve Batı’da ilk üniversiteler ancak 1088 yılında kurulabildi.
9 yy. da Çin’de bulunmuş olan barut buradan Müslümanlar eliyle Endülüs’e ve oradan 1238 li yıllarda Batı’ya ulaştı.
Hem kültür sanat alanında hem de toplumsal ve ticari alanda gerçekleşen yukarıda saydığımız gelişmeler Batı‘nın temel dönüşümü olarak gördüğü rönesans ve reform hareketlerinin Doğu Medeniyeti’nden ne denli yararlandığının kısa bir özeti.
Dünyadaki teknik gelişmeleri Batı’nın kendi hanesine yazma çabası büyük bir riyakarlık.
Kuralı kazananın koyduğu, güçlünün haklı olduğu bir dünyada Batı’nın bu yaklaşımı belki anlaşılabilir.
Ancak ezilenlerin ve ötekilerin de bir tarihi, hafızası ve tahayyülü var.
İnsanlığın adil, eşit ve özgür bir dünya talebi de hala güncel.
Batı düşünsel paradigması insanlığı vaat ettiği uygar dünyaya taşıyamadı ve çöküyor.
Yeni bir düşünsel paradigmaya ihtiyacımız var.
Doğayı koruma ve geliştirme bilincinin temel alınacağı, tüm canlı haklarına saygı duyabileceğimiz, insanlığın kardeşlik idealini ve yönelimini esas alan, evrenle ve doğayla uyumlu böylesi bir paradigma değişimine ihtiyacımız açık.
Bu nedenle tüm medeniyetlerin, toplumların ve insanların ortak bir dünya tarihini esas alması, her tür kimlik prangasını reddetmesi ve yeni bir dünya tahayyülü geliştirmesi gerekiyor.
Hep birlikte yeni bir gelecek tahayyül etmemizin tam zamanı.
Çünkü gelecek bizimle gelecek.
Comentarios